Etkin Dinleme
Dünya iletişim dünyası ve iletişimin belli başlı kuralları ve öğeleri vardır. Hepimizin bildiği bir iletişim tanımı var ya; Gönderici den çıkan mesajın alıcıya iletilmesi süreci. Bununla ilgili söylenecek çok şey var ama bugün alıcıya odaklanacağız. İletişimde olduğunuz kişi ya da olgu size belirli bir kodda mesaj gönderir, bunu anlamanızı ve mesaj içeriğini yerine getirmenizi bekler. Eğer bu bir istekse yapmanızı, bu bir yakınmaysa sempati duymanızı, bu bir soruysa cevap vermenizi ister. Bunun gibi birçok varyasyon ile iletişimi gerçekleştirebiliriz. Sizden beklediği şey “geribildirim” dir. Ne koşulda olura olun iletişim çift yönlüdür. Mesajın geribildirimi olmalıdır.
Dilin dört temel beceri alanı vardır.
- Dinleme
- Okuma
- Konuşma
- Yazma
Dinleme bireyin ilk beceri kazandığı alandır. Konuşma, okuma ve yazmanın gelişebilmesi için dinlemenin gelişmiş olması gerekmektedir. Dinleme becerisini insan anne karnında kazanmaya başlar, bunu aile ve yakın çevresi, eğitim kurumu ve sosyal çevresi ile geliştirir. Bu çevrelerde ne duyar ve dinlerse onları bilir ilgi duyar öğrenir.
Eğer iletişiminiz bir insan ile ise doğru geribildirimi yapabilmek için mesajı iyi algılamanız gerekmektedir. Mesajı iyi algılamak için ise iç ve dış tüm faktörleri optimum seviyeye getirmek gerekir. Bu faktörlerin üzerinden geçecek olursak; öncelikle dış faktörler.
Bir dinleme anında alınmak istenilen mesajın yanında gürültü de olabilir. Hem konuşmacı hem de dinleyicinin odaklanabilmesi için gürültülerin en aza indirilmesi gerekmektedir. Açık bir pencere, sürekli çalan telefon, odaya girip çıkan inanlar cama çarpıp duran bir arı. Konsantrasyonumuzu bozacak her ufak detay konuşmacının ve dinleyicinin dikkatini dağıtarak sürecin yavaş ilerlemesine ya da tıkanmasına neden olabilir. Ortamdaki ışık dahi bu konsantrasyonu bozabilmektedir. Çok parlak göz alıcı ya da çok loş ışıklar rahatsızlık verebilir. En uygun olan soft sarı bir ışık altında dinlemektir. Fiziksel durum, daha açıkçası yanlış oturmak sizin anlatıcıyı görememeniz ya da onun size duygularını anlatmak için çabalamasını gerektirecektir. En uygun olarak karşılıklı ve belirli bir mesafe bırakarak hatta biraz çapraz bir şekilde kulağımız anlatıcıya dönük halde oturmaktır. Çevresel faktörlerden bir sonraki ise ortamın sıcaklığıdır. Bu konuda da orta noktayı bularak en uygun şartları sağlamak gerekir. Çok soğuk ya da aşırı sıcak bir mekân hem dinleyiciyi hem de anlatıcıyı zorlayacaktır.

Şimdi ise dinleyicinin etkin dinleme için neler yapabileceğine bakalım.
İnsan derin bir deniz gibidir dalmasını bilene çok şey gösterir. İşimiz dinlemek, kelimeler, sözler ve sesler. Ama etkin bir dinlemenin anahtarı büyük remi görmekte yatar. Cüceloğlu der ki “Sadece sözlerin dinlenmesiyle yetinilmemeli, sözel olmayan davranışlara da dikkat edilmelidir” (Cüceloğlu, 1997; Sturges and Minor, 2000). Yüz yüze iletişimde duygusal mesajların %55’inin yüz ifadeleri, mimikler, jestler ve diğer davranışları, %38’nin söz ötesi yani konuşmacının kelimeler haricinde çıkardığı sesler, tepkiler. Ve ancak %7’sinin sözlerle verildiği hesaplanmıştır (Mehrabian, 1971). Bu da demek oluyor ki dinlemek sadece kulaklarımız ve beynimizle yaptığımız bir eylem değil tüm vücudumuz ile yapmamız gereken bir iştir.
Duymak ve dinlemek; hangimiz yapmadık ki sınıfta elimizi çenemize koyup hayallere dalmayı. O esnada top patlasa sinek vızıltısı gelirdi etraftaki tüm sesler, kulaklarımızın içinde bir uğultu halinde olurdu. Öğretmenin anlattıkları, arkadaşlarının konuşmaları hatta teneffüs zili… sesleri duymak her zaman dinlemek değildir. Dinlemenin olması için seslerin psikolojik bir süreçten geçmesi gerekir. Duymak insan iradesi ile olmayan, kulak aracılığı ile beyne giden her türlü ses unsurudur. Dinleme esnasında ise zihnin açık ve aktif olması gerekir.
Geribildirim veya dinlediğini hissettirmek. Şu cümle bu konuyu çok güzel özetliyor aslında “karşındakini gerçekten dinliyor musun yoksa konuşmak için onun susmasını mı bekliyorsun” etkin dinlemenin en önemli noktalarından birisi anlatıcıyı dinlerken cevap vermeden ona dinlediğini hissettirmek. Küçük onay nidaları “hı hı”- “hmmm”- “evet” gibi geri bildirimler ile dinleyiciye “eni dinliyorum anlamaya çalışıyorum tamamen sana konsantre oldum” izlenimi verirsiniz. Bununla birlikte aralarda ufak fakat konunun özünü içeren sorular ile ne kadar ilgili olduğunuzu gösterebilirsiniz. Anlatıcı sizin sorduğunuz sorunun içerisinde kendi anlattığı hikâyeden parçalar bulduğunda onu dinlediğinizi fark ederek daha da güvenli bir şekilde anlatmaya devam edecek. Bunlarla birlikte göz teması kurmak çok mühimdir. Gözleri dikerek bakmak ya da sürekli kaçırmak değil. Tehditkâr biçimde ya da acıma üzülme hislerini yansıtacak suçlayıcı bakışlar olmadan donuk bir şekilde yargılamadan göz teması kurulmalıdır. Hatta geri bildirimlerimizi yaparken nida kullanmadan baş harekeleri ya da mimikler ile de dinlediğimizi belli etme yollarına başvurabiliriz.
Not tutmak ve konuşmayı özetlemek inanların konuşma hızı ile dinleme/anlama hızı farklıdır. Konuşma hızı, dinlediğini anlama hızına göre daha yavaştır. Ortalama olarak dakikada – 100-150 kelimelik bir konuşma hızına karşın yaklaşık 600 kelimelik bir dinleme/anlama kapasitesi mevcuttur. Bu da dinleyenin not tutmasını kolaylaştıran bir durumdur. Size önemli gelen noktaları, anlatıcının tonlama veya vurgu ile dikkat çektiği noktaları ve jest/mimikleri ile önemli hissettiği durumları not almak faydalıdır. Bunun sonunda etkin bir dinleme yaptıysanız ve aldığınız notlar ışığında konuyu özetlemelisiniz. “Anladığım kadarıyla….” Diyerek odak noktaları ve konunun özetini tekrarlamak karşılıklı iletişim sağlığı ve uyumu açısından uygulanabilir.

Etkin dinlemenin anlatıcıya faydaları nelerdir; açık ve dürüst iletişim onucunda, dinleyici etkili bir dinleme ile anlatıcının güven duymasını sağlar. Ve konuşmacının kendine güveni arttıkça konuşma, kendini açıklama, yetenekleri de artacaktır. Siz etkin dinleme yaparak karşınızdakini daha fazla açmaya ve ifade etmesini kolaylaştırmaya çabalamalısınız. Anlatıcı daha fazla konuştukça kendini dinleyecek, ifade etmeyi öğrenecek ve daha etkin olacaktır. Bununla birlikte verdiğiniz geribildirimler ile anlatıcının “anlaşıldım” duygusu yaşaması sağlanır. Sizi izledikçe anlatıcı dinlemeyi de öğrenir.