Konuşma Esnasında Vurgu ve Tonlamanın Önemi

Konuşma dilinde, vurgunun dışında, anlatıma düşünce, duygu, coşku, yumuşaklık, şiddet katmak için sese perde değişikliği gibi özellikler katıldığı bir söyleyiş özelliği daha vardır ki, buna tonlama ya da perdeleme denilmektedir. Konuşmaya duygu kazandırmak için genellikle kelimelerin birinci heceleri daha ezgili, daha canlı, daha tonlu söylenir.

Sözlükte tanımı kısaca “konuşmada sesin duyguları belirtecek biçimde çıkması” biçiminde verilmiş olan tonlama, konuşmacının ve konuşmanın durumuna göre “içli, samimî, cesur, heyecanlı, donuk, çaresiz” vb. bir ezgiyle yapılabilir.

Kelimeler ve cümleler çeşitli ses perdelerinden geçirerek onlara anlam incelikleri katılır. Şiirde bu bestelenme daha da özentili olur. Sözün ezgisi, müzik ezgisine yaklaşır. Tonlama ile genel ton ve kelime tonu birbirine karıştırılmamalıdır. Tonlama, cümle içinde tonun uygun biçimde düzenlenmesidir. Tonlamada, konuşan kimsenin duygu ve düşünceleri, kendine özgü yorumu etkili olmaktadır. Bununla birlikte gereksiz perde değişiklikleri oluşturmak doğru değildir. Her dilin kendine özgü müzik değeri vardır. Tonlama da doğal olarak dilden dile değişir.

Tonlama doğru yapıldığı zaman konuşma hem ahenk, hem anlam kazanır. Etkili bir konuşmada vurgu ve tonlamanın yerinde ve doğru kullanılması çok önemlidir. Konuşma sırasında yapılacak ton değişikliği anlatımın temelini oluşturur. Ne var ki bu durum bir kurala bağlanamaz. Konuşanın, okuyanın söze ya da metne katacağı duygusal etkiye göre çeşitli dalgalanmalar gösterir.

Örneğin; “Ne yapıyorsunuz?” sözü yumuşak, tatlı bir tonla söylendiği zaman içten gelen sevimli bir konuşmaya başlanmış olur. Ama aynı söz “Ne yapıyorsunuz!” biçiminde çok yüksek ve sert bir sesle söylenirse, konuşmacının konuşmasını yaptığı kişi ya da kişileri azarladığı, sanki onlarla kavga etmek istediği sonucu çıkarılabilir.