Stres, dünya çapındaki ilk 10 ölüm nedeninden 7’sinde önemli bir faktördür ve iş yeri stresi bu konuda ne yazık ki büyük bir katkıda bulunur (Quick & Henderson, 2016).
Ancak bu durum çözüşüz değildir. İşyeri stres yönetimi ve belirli sağlık takip programları ile stresin derecesini ve etkisini azaltmaya ve çalışanın tükenmiş psikolojik kaynaklarını geri kazanmaya yardımcı olabilir (Tetrick & Winslow, 2015).
İşyerimizde bize yüklenen strese karşı psikolojik, bilişsel ve fizyolojik tepkilerimiz arasındaki ilişki karmaşıktır ve “geniş bir mesleki ve iş talebinin yanı sıra çevresel stres faktörlerinden” etkilenir (Quick & Henderson, 2016, s. 2).
Genel olarak işyerindeki stresimizin kaynağı aşağıdaki 4 kategori olabilir.
- Görevden kaynaklı Stres
İş güvensizliği, iş yükü, sevilmeyen iş, vb.
- Görevlerden kaynaklı stres
Rol çatışması, iş tanımı belirsizliği, vb.
- Fiziksel şartlardan kaynaklı stres
Işıklar, sıcaklık, işyeri uzaklığı, vb.
- Kişisel ilişkilerden kaynaklı stres
Personel çatışması, yönetim çatışması vb.
İşyerinde stres yönetimi, 1979’da tanıtılan ve çalışanın yaşadığı stresin derecesine uyarıcıların değil, bireyin bu uyarıcılara verdiği tepkinin bir ölçüsü olduğunu öne süren bir teori ile çalışılmıştır (Hargrove, Quick, Nelson, & Quick, 2011).
İşyeri stresi ile mücadele üç kategoride yapılır.
- Birincil Önlem Sınıfı
Proaktif süreçte stresi önlemeye ve çalışanın refah düzeyini artırmaya odaklanır (sağlık programları, kişiler arası ilişkileri düzeltme, vb.).
- İkincil Önlem Sınıfı
Proaktif reaktif süreçte risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasına odaklanır (stresle başa çıkma eğitimleri, spor programları, işin yeniden tasarımı, vb.).
- Üçüncül Önlem Sınıfı
Reaktif süreçte stresi ile başa çıkamayan çalışanlara yardımcı olmaya odaklanır (danışmanlık, yardım programları, terapi hizmetleri, vb.).